EKSİK MUTLULUK
“Şimdi zokayı yuttun işte!” diye bağırdı Sarp. Sesinden birkaç iskete uçup gitti ötelere. Hızlı hızlı oltayı çekti, doladı. Hayalinde koca bir sazan vardı. Ama gelin görün ki oltanın ucunda boş kanca… Sallanıyordu Sarp’ ın gözünün içine baka baka.
Öfkeyle soludu Sarp. Attı elindekileri teknenin bir ucuna. “Olmuyor işte! Yapamıyorum!” dedi sonunda. Babasının dediklerini uygulayıp da bir tanecik bile balık tutamamıştı. Ağları onaran babası, oğlunun omuzlarına çöken hayal kırıklığını gördü. Elindeki işi bırakmadan yan gözle Sarp’ı süzdü. “Çok üzgün olmalısın, öyle değil mi Sarp? Bana yıllar öncesini hatırlattın oğlum. Ben de senin yaşlarındayken babamla balığa çıkmıştım. İnanır mısın bir keresinde tek bir balık bile yakalayamamıştım. Bir ayakkabı, biraz yosun sadece… Hepsi bu! Senin oltana balık yaklaştı, hatta yemi yedi en azından. Bakarsın bir dahakine gerçekten yutar zokayı. Sen erken davranıp oltayı doladığında bir de bakmışsın, balık oltanın ucunda.
Bu hayalle gülümsedi Sarp. Tekne gölün dalgalarıyla hafif hafif yalpalarken gözlerinde mutlu parıltılarla babasına baktı. Demek babası da yapamamıştı. Demek ki deneye deneye belki o da yapabilecekti. Oltayı attığı yerden aldı. Yemi taktı, mantara kadar oltanın boşunu aldı, makaranın dibinden misinayı tuttu, oltanın emniyetini açtı, oltayı geri aldı, ileri doğru fırlatırken makaranın dibinden tuttuğu parmağını bıraktı. Kanca boşlukta ıslık çalarak “fiyuuuvvvvv” gitti, suya düştü. Mantar suya düşünce emniyeti kapattı. Şimdi beklemesi şarttı. Sabırla bekledi, bekledi… Aynı babasının öğrettiği gibi. Ta ki mantar suda gezinene dek. Gözleri mantarda öylece kaldı Sarp. Mantarın suya gömülmesini bekliyordu. Ve mantar gömüldü. Aynı anda kuvvetlice çekti oltayı. Makarayı sararken balığın ağırlığını hissediyordu. Kalbi bir kuşunki gibi pır pır çırpındı göğüs kafesinde. Gözleri gümüşi parıltıyı görür görmez ağzından şu sözcükler çıktı: Başardım baba!
Başarmıştı başarmasına ama yüreciği bunca zamandır beklediğine ulaşınca neden mutlu olamamıştı acaba? Balığı eline alınca anladı Sarp. Suyundan koparmak istemiyordu bu güzel balığı. Bir öpücük kondurdu başına. Yaşamalısın, diye fısıldadı kulağına. Bu habere sevindi sanki balık. Suya düşmeden önce son bir gülüş attı Sarp’a.
Sabriye YAVUZ ORUÇ